Nezaket, mindfulness’ın tam kalbindedir; yani, mindfulness’ın altında yatan tutum, açık yürekli nezaket, şefkat ve kendisi ve başkaları için sevgidir. Nezaketli bir bakış açımız olduğunda, zor duyguların etkileri seyrelir. Sevgi dolu nezaket uygulamaları, kendilerine ve çocuklarına kasıtlı olarak sevgi ve şefkat geliştirmenin bir yolu olarak anne-babanın doğuştan gelen sevme kapasitesinden yararlandığı için güçlüdür.
Mindfulness, acı verici duyumlar ve duygular da dahil olmak üzere, şu anda ne olduğunun farkına varmamıza yardımcı olur. Şefkat, zorlanmaya şefkat ve anlayış getirerek zorlanmayı inkar etmek yerine kabul etmemize yardımcı olur.
Fiziksel acı ya da kaygı, depresyon gibi zorlanmalar hissettiğimizde deneyime şimdiki an farkındalığını getirmek için mindfulness yardımcı olur, ancak deneyimle kalabilmek ve kendimizi rahatlatmak için şefkate ihtiyacımız vardır.
Nasıl ki bir arkadaşımızı üzüntüsü için teselli ediyorsak, biz de zor zamanlarda ve zor duygular yaşarken kendimizi rahatlatabilir, teselli edebilir ve yatıştırabiliriz.
Ancak çoğumuz, kendimizi teselli etme fikrinden rahatsız oluruz ya da kendimize bilinçli olarak bir öz-şefkat tutumu getirmenin bencilce olduğunu hissederiz. Ancak kendimiz için şefkat, başkaları için şefkatin temelidir: Başkalarının acılarıyla empati kurabilmek için, kendi acılarımızla empati kurabilmemiz gerekir. Ebeveynler olarak, kendimize karşı öz-şefkatli olmak, çocuğumuzun zorlanmalarına uyum sağlayabilmemiz açısından önemlidir.
Kabul ve Ebeveynlik
Kabul, acıdan kaçınarak ya da keyifli şeylere tutunarak, olan şeylerin olduğundan farklı olmasını istemekten vazgeçmektir. Duygularımızı kabul etmenin yanı sıra kendimizi ve çocuğumuzu kabul etmekten de bahsedebiliriz. Kendimizi ve çocuklarımızı kabul etmek, burada ve şimdi, tüm kusurlarımızla olduğumuz halimizle ilgili yargısız farkındalık demektir. Bu, kendimiz veya çocuklarımızla ilgili her şeyi sevmemiz veya hatta belirli eylemlere tahammül etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Çocuklarımızın zor davranışlarını daha yargılamadan görmek, şefkatli ve açık tavır, onların müttefiki olarak kalmamıza ve davranışlarını beğenmesek bile onlarla içten bir bağ kurmamıza izin verir.
Kendimizi belirli bir şekilde görme ihtiyacından vazgeçmek, olaylara onların bakış açısından bakmamız, kendimiz ve çocuklarımız için şefkatle kabullenmemiz ve onunla gerçekçi bir şekilde başa çıkmamız için alan açar. Bu deneyimden sadece öğrenip büyümekle kalmaz, aynı zamanda çocuklarımızın deneyimini de onaylar ve kabul ederiz.